Dil insanoğlunun bildiği iletişimin en güçlü araçlardan biridir. Sözün gelişiyle önce, insanlar birbirleri ile iletişim kurmak için işaretler, semboller ve temel sesler kullandılar. Bu sesler zamanla topluluklara özgü dillere dönüştü. Her dil bulunduğu kültürün paha biçilmez bir parçasıdır.
İnsan nüfusunun büyük coğrafi konum üzerine yayılması dil gruplarının ortaya çıkmasına neden oldu. Diller birbirinden bağımsız gelişti. Küçük topluluklar içinde iletişim sağlansa da belirli bölgelerde ortak konuşma ihtiyacı hızlı bir şekilde ilerledi. Dil ticarete dâhil olduğunda sorunlar ortaya çıktı. Birbirlerinin sistemlerini ve iş yöntemlerini anlamadan, ticaret imkânsız olurdu. Bu sorunun sonucunda ortaya çeviri çıktı. Ticaret çevirinin ortaya çıkmasından tek başına sorumlu olmasa da ihtiyacı vurgulamıştır.
Zamanla, çeviri uluslararası ilişkiler aracının sürücü koltuğuna yerleşmiştir, çünkü iletişim ihtiyacının olmazsa olmazıdır. O gün bugündür gerçek değerini bulamamış olsa da çeviri, okuma ve yazmayı içeren her kültürün her kesiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Eğer çeviri yazma ile bağlantılı ise, tercüme de okuma ve konuşma ile bağlantılıdır. Bu nedenle, ilk zamanlarda, tercüme ve çeviri, pek çok şekilleriyle kültür değişimin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Kısa zaman içinde her bir kültür "çeviri merkezi" olarak tanımlanan merkezlere sahip olmuşlardır. Hatta antik Roma ve Yunan'a kadar giden eski dönemlerde, çeviri, her eğitimli kişinin beceri repertuarında olması gereken elit bir ilgi alanı sayılıyordu. Çeviri endüstrisi rüştünü ispat ettiğinde, dünyaya sürekli ve sınırsızca hizmet eden bağımsız bir sanat ve bilim haline gelmiştir.
Sanatsal eserlerin diğer dillere çevirilmesine duyulan ihtiyaç 17. ve 18. yüzyıllarda bu mesleğin başlangıç sebebi olmuştur. Tercüme edilen eserler çoğaldıkça bu mesleğin kuralları, iyi bir çevirinin sahip olması gereken özellikler bir sonraki yüzyılda daha da şekillenmiştir. Dünya ülkelerinin teknik, ticari ve politik ilişkiler nedeniyle iç içe geçmesi 20. yüz yılda hız kazanmıştır. Özel konuları içeren çeviri hizmetlerine ihtiyaç artmış ve bu özel alan çevirisi denilen bir kavramı meydana getirmiştir.
Günümüzde birden fazla yabancı dil bilmek önemli bir meziyet olmakla beraber, hayatını iyi eğitim görerek çevirmen olarak sürdürmek isteyenler için üniversitelerde tüm dünya dilleri bölümlere ayırılarak öğrencilerin seçimine sunulmaktadır. Artık tercüme bir bilim olarak ele alınmakta ve çeviri kuralları hakkında bir çok kaynak eklenmekte ve mesleğe ışık tutmaktadır. Almış olduğu eğitimin yanı sıra deneyim kazanan ve mesleğine saygı duyan kaliteli çevirmenlerin değerinin paha biçilmez olduğunu söylemek mümkündür.
Tüm duyarlılığıyla mesleğini sürdüren tercümanları ve tercüme kuruluşlarını bir yana bırakarak düşünecek olursak, teknolojinin gelişmesi, bilgisayar ve internetin günlük hayatın önemli bir parçası olmasıyla birlikte otomatik çeviri programları ve buna yönelik yardımcı oluşumların varlığından söz etmek gerekir. İstediği bilgiye en kısa sürede ulaşmak isteyen günümüz insanı artık dil bilmemeyi bir engel olarak görmemekte ve teknolojinin kendisine sunmuş olduğu tüm olanakları kullanmaktadır.